Bir dönem çalıştığım Fransız şirketindeki abilerden birisi ile buluştuk Fransız Kültür'de. Dışarıdan bakıldığında kapıdaki güvenlikten ötürü içeride bir cafe olduğu düşünülmüyor ama var. Menüsü zengin değil, yemekler pek lezzetli de değil, fiyatlar da uygun sayılmaz pekiyi burada ne işimiz var? İçerisinin atmosferi gerçekte çok hoş. Üstelik aldığım hizmet kalitesi de tatmin edici.
Buraya bundan iki sene önce o dönem beraber çalıştığım bir senaryo ekibi ile gelmiştim. Daha doğrusu beni onlar getirmişti. Türkiye'nin gelmiş geçmiş en kötü komedyenlerinden birisi için bir senaryo siparişi almıştık. Önden ufak bir avans da aldığımız senaryomuz bittikten sonra yapımcıdan veto yedik ve maalesef senaryo masada kalmış oldu. Kötü bir senaryo değildi. Sonrasında komedyene başka bir prodüksüyon yapıldı ve film Türk Sinemasının gelmiş geçmiş en karaktersiz, en vasat, en nefret edilesi filmlerinden birisi oldu. Bu vesile ile bu kötü komedyen bir daha film yapma fırsatını sonsuza kadar elinden kaçırmış oldu. Bu bakımdan bakınca isabet olmuş, sinemamız kurtulmuş gibi hissediyorum.
İki yıl önce bu mekanda buluşup çalıştığımız sırada bir masada da Şener Şen vardı. Halkın içine karışma konusunda çekinceleri olmayan, sıcak bir ünlü olarak gördüğüm Şener Şen ile farklı yerlerde karşılaşmışımdır. Yıllar önce ilk çalıştığım iş yerinden kovulmaktan beter edildiğim bir dönemde gittiğim Ara Cafe'de karşımdaki masada kendisini görünce çok şaşırmıştım. Hatta o kadar şaşırmıştım ki bir an kendisini tanıyamayıp pardon biz bir yerden tanışıyormuş acaba, benim adım Kerem dediğim de o da bana ben de Şener Şen demişti. Sonra Ara Güler beni mekandan kovmuştu. Bu dönem aynı zamanda yazar olmaya karar verip nereden başlayacağımı bilmediğim için uzun zaman sürecek bir bocalama döneminin başına tekabül eder. Bir kaç kere de Salacak'taki evimin civarında gördük. Sanırım komşuyduk. Bakkaldan alışveriş ediyordu, bakkal "Yumurta da vereyim mi Şener Abi?" dedi, Şener Şen de "Yumurtam bitmedi, yumurtada hep tedarikli giderim" dedi. Bakın bu blog sayesinde Şener Şen'in yumurtayı çok sevdiğini öğrendiniz. Bir işinize yaradı mı? Hayır.
Uzun zaman sonra Fransız Kültür'de olmak güzeldi. Eski günlerden konuştuk. Gebze'de kendimi çok kapana kısılmış şekilde hissediyordum. Eski günler güzel miydi bilemedim o an. Gelirim fena değildi, şirkette arkadaşlık hissi vardı ama ne bileyim... Bugün bile orada olduğumu hissettiğimde gelip de göğsüme bir sıkıntı çöküveriyor. O günler de birisi bana yazdığım senaryonun çekileceğini, benim de bir yayın evinde çalışacağımı söylesem ona inanmazdım. Hatta Gebze'de çalışırken mide kanaması geçirip hastaneye kaldırıldığım bir gün vardı. Bir çok anlamda çöktüğüm bir gündü. Hastaneden çıkınca daha çalışmayacağım demiştim ama 2-3 sene daha devam etmiştim. Şimdi biraz yol kat etmişim gibi geliyor bana. Saçma sapan heyecanlandırmak istemem ama sizin de istediğini şeyler gerçekleşebilir. Fakat kolay olmuyor. Akşam yatıp sabah kalktığınızda arzu ettiğiniz hayata kavuşamıyorsunuz, bedeller oluyor. O yüzden sizlere tavsiyem hayal kurarken tedarikli gidin.
No comments:
Post a Comment